İstanbul ve Houston (ABD) kentlerindeki ofislerinde yer alan profesyonel kadrolarıyla ulusal ve uluslararası ölçekte nitelikli projelere imza atan PDG Mimarlar tarafından tasarlanan Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi’nde, kentin sahip olduğu potansiyellere vurgu yapılarak, Hatay’ın farklı dinlere mekan olmuş kültürel kimliğini ön plana çıkaran bir kentsel imge oluşturulması amaçlanmış.

Projelerini sahip olduğu tüm potansiyelleri sorgulayarak yenilikçi bir bakış açısıyla ele alan Mimar Cengiz Gültek ve Mimar Murat Şahin liderliğindeki PDG Mimarlar, Hatay’da 10.7 hektar alanın kentsel dönüşümünü içeren, bölgenin sosyoekonomik ve fiziksel olarak gelişmesi hedefine hizmet edecek ve aynı zamanda da Hatay’ın çok katmanlı kültürel zenginliğini kullanıcılarına daha etkin bir şekilde yansıtacak olan Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi’ni hayata geçiriyor.

PDG Mimarlar Kurucu Ortağı Y. Mimar Murat Şahin’e göre ülkemizde 2000’lerle birlikte yoğun olarak yer bulmaya başlayan kentsel dönüşümün ortaya çıkışının temel nedenleri; göç, yasa dışı yapılaşma, özellikle deprem olmak üzere doğal afetler, kent merkezlerinin ve eski kent parçalarının sorunlarının süzülme süreci temel başlıkları etrafında şekilleniyor. Hatay’ın da 1. derece deprem kuşağında yer alıyor olması, küçük sanayi – hal – eski otogarı kapsayan 10.7 hektar alanın kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenmesinde etkili olmuş.

Mimar Murat Şahin: “Projede sahip olunan potansiyeller birbirini tetikledi…”

Projeyi ele alırken kentsel sürdürülebilirlik sağlamak adına, Hatay’ın farklı dinlere mekan olmuş kültürel kimliğini öne çıkaracak kentsel bir imge oluşturulması amaçlanmış. Mevcut geleneksel kent dokusuna uygun bir şekilde kurgulanan projede; insan odaklı fiziksel kurgu, kente entegrasyon, iklimlendirme ve avlu oluşumları tasarımın ana çizgisini oluşturmuş.

Murat Şahin, otel, müze ve konut bölgelerinden oluşan, Haraparası ve Saint Pierre Parkı alanlarını da kapsayan Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi’ni şehrin potansiyelini de değerlendirerek kurguladıklarını belirterek, genel tasarım kararlarını şu cümlelerle özetliyor:“Haraparası bölgesi için çalışırken, kentsel ölçekteki dinamikleri ve bunların bütünlüğünü sorguladık. Ara sokaklar, çıkmazlar, teras kullanımları, revaklar, avlular yani yerele ait ne varsa bizim modern hayat için tasarladığımız projeye ‘öz’ olarak girmeye başladı. O alışagelmiş imar/parsel ilişkisini hibrid bir yerleşim şeması haline dönüştürdük. Bu sırada yaptığımız projenin kente nasıl entegre olacağı konusunda da kafa yormaya başladık. Hatay’ın sahip olduğu potansiyel de bizim işimizi kolaylaştırdı. Proje alanımızın yanındaki potansiyel arkeopark alanı ve bunu müze ile bütünleşme imkanı derken bir andaSaint Pierre Kilisesi’ne kadar ulaştığımızı gördük. Belki de projenin en çekici yanlarından biri de orasıydı. Saint Pierre Kilisesi’nin etrafına bir tema parkı önerdik. Ama asıl mesele, tasarım yapmadan tasarım yapmak oldu. Tamamen yalın yollar ve yürüyüş parkurları olacak şekilde tasarlanmadan şekillendirilecek bir alan olarak düşündük. Tüm süreci düşündüğümüzde sahip olunan potansiyeller birbirini tetikledi diyebiliriz.”

Hatay geleneksel kent dokusuna sınırı olan, mevcut durumda küçük sanayi ve meyve sebze halinin bulunduğu fiziksel açıdan bir çöküntü bölgesinin yenilenme projesi olarak betimlenen Haraparası Projesi, Hatay’ın girift sokaklarını, damak tadını, sanat tarihini ve 3 semavi dinin ‘bir’liğini işaret eden alanın, ekonomik – sosyal – fiziksel bakımdan sağlıklı bir şekilde gelişmesini amaçlıyor.

PDG Mimarlar, medeniyetler beşiği Hatay’da öne çıkan ve Hatay’ın özgün kimliğine  vurgu yapacak 3 konu olan organik doku, sanat tarihi ve gastronomiyi, bu alanlarda uzmanlaşmış üç sokak tasarımı ile projeye entegre etmiş. Projenin, turistik, ticaret, müze, kültür merkezi ve üniversite fonksiyonlarını barındıran Medeniyetler Sokağı, atölyeler, sanat galerileri, eğitim birimleri, performans ve gösteri mekanları içeren Sanat Sokağı, yörenin geleneksel tatlarını restoranları ile deneyime sunan Gurme Sokağı bileşenleriyle kent tarihine ışık tutması sağlanmış.

Hatay gibi tarihi çok eskilere dayanan ve özgünlüğü tescillenmiş bir kentin, yeni bir kent parçasına adapte olması için simgesel bir yaklaşım benimseyen PDG Mimarlar, mekanda, 3 semavi dine ev sahipliği yapması dolayısıyla iç içe geçmiş, eşitliği temsil eden 3 adet kare doku temellendirmiş. Bu 3 kare simgenin yani 3 semavi dinin kesiştiği alan, meydan alanı olarak işlevlendiren mimarlar, tasarladıkları kanal örüntüsüyle Hatay’ın kent dokusuna uyumlu sürpriz ve gölge mekanlar üretmiş ve bu yeni dokuyu sağlıklı bir şekilde kente entegre etmiş.